Uzun zamandır teori yazmamıştım. Bu “beyin devir sayısı” uzun zamandır aklımda olan, daha doğrusu kenara ilerde yazarım diye not ettiğim bir teoriydi. Bu sefer bu teoriyi açıklarken farklı bir yol izleyip soru cevap şeklinde anlatacağım size bu teoriyi.
Beyin devir sayısı (BDS) nedir?
Beyin devir sayısı (BDS), insan beynini bir makine gibi varsayıp birim zamanda gerçekleştirdiği düşünce/işlem sayısını yani beyin hızını göreceli olarak tanımlamamıza yarayan bir kavramdır. Tabi ki düşünceler sayılarla hesaplanamayacağı için sayı ile belirtilemez. İki halin birbiriyle karşılaştırılması şeklinde olur.
İki insanın BDS’si kıyaslanabilir mi? Ya da hayvanlarla insanlarınki?
Hayır kıyaslanamaz. Çünkü BDS kişiye has bir şeydir. Sadece aynı kişinin iki farklı durumdaki BDS’sinin karşılaştırılması mümkündür. Bu da sadece kişinin kendisi tarafından yapılabilir. Dolayısıyla da kıyaslanamaz.
BDS nelerden etkilenir?
BDS bir çok etkenden etkilenir. Bunlar sayılamayacak kadar çoktur. Kişinin morali, kişinin açlık seviyesi ve saatin kaç olduğu bu etkenlerin en önemlilerine örnektir. Mesela çoğu insan morali bozukken girdiği sınavlardan kötü not alır veya çoğu insan karnı açken işine odaklanamaz. İşte bunlar BDS’nin düştüğü durumlardır.
Peki BDS neleri etkiler?
Düşünmenin gerektiği zamanlarda BDS devreye girer. Yani hayatın her anı diyebiliriz. Bazen bir işi yapabilmek için gerekli BDS seviyesine çıkılmazsa kişi o işi yapamaz. O işe başlayabilmek için kişinin BDS’sini arttırması gerekir. Benzer şekilde BDS’nin düşük olduğu anlarda kazalar ve hatalar meydana gelmeye başlar. Mesela araba sürerken BDS’nin düşmesi sonucunda otomatik olarak bazı şeylere dikkat etmeme durumu başlar çünkü beynin o anki hızı herşeyi kontrol etmeye yetmez. Sonucunda da kontrol edilmeyen şeylerden (aynalara düzenli olarak bakmak gibi) dolayı kazalar meydana gelir.
BDS’yi arttırmaya yarayan maddeler var mıdır?
Burada yanılgıya düşmemek lazım. Mesela kişinin hoşuna gidecek besinler alması BDS’yi arttırır ama bu durumda BDS’nin artma sebebi moralin yükselmiş olmasıdır. Ama bu maddeler ilaç olarak işe yaramazlar çünkü süreklilikleri yoktur. İlaç olarak ise BDS’nin düşmesine engel olan duyguların (sıkılma, üzülme gibi) bloke edilmesini sağlayacak maddelerin üretimiyle alakalı şu anda birçok araştırma yapılmaktadır. Ama bu araştırmalar aynı zamanda birçok tartışmayı da beraberinde getirmiştir. Kimileri üretilecek maddenin iş ortamında verimliliği arttırmak gibi birçok fayda sağlayacak olmasından ötürü araştırmalara destek verirken; kimileri de bu maddelerin insanları insan yapan duygularını yok edeceğinden dolayı karşı çıkmaktadır.
Peki siz bu tartışmanın hangi tarafında yer alıyorsunuz?
Ben bu araştırmalara karşı çıkmaktayım. Üretilecek maddelerin kullanımının bizi birer robotdan farksız bırakacağını düşünüyorum. Bir sınıf düşünün, öğretmenin ve bütün öğrencilerin duygularının yokedildiği bir sınıf. Herkes tabiri caizse put gibi oturup öğretmeni dinlerdi. Evet şüphesiz çok daha verimli bir ders işlenirdi ama ortada insanlık kalmazdı, hepsi birer robot olurlardı. Tabi bu tartışmaların geniş çapta yapılmasının yersiz olduğunu düşünüyorum. Bu maddelerin üretimi gerçekleştikten sonra tartışılması gereken bir konu bu bence.
Ömer’in Notu: Başlarda harbi harbi teoriydi ama sonra bi baktım bilim-kurguya dalmışım.
Of nası bi saçmasapan kafa yapım var ya???